"Kültür ideolojilerle şekillenen toplumsal bir olgudur"
ODTÜ'de "Sınıf, Kültür ve Direniş" başlıklı etkinlikte Doç. Dr. Mustafa Kemal Coşkun "Kültür ideolojilerle şekillenen toplumsal bir olgudur" dedi.

Fotoğraf: Evrensel
Nur Sude Kuzucu*
Motus Lisansüstü Araştırmalar Grubu tarafından Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde 22 Nisan'da "Sınıf, Kültür ve Direniş" başlıklı etkinlik düzenlendi. ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde gerçekleşen etkinlik, lisansüstü öğrencileri tarafından ilgi ile karşılandı. Etkinlik sırasında son bir aydır gerçekleşmekte olan toplumsal eylemlilik hali ve sınıfsal dinamikleri incelenirken, böylesi güncel ve kritik bir konuda kültür konusunun önemine değinildi. Bir direniş kültürünün hangi koşullarda oluşulabileceğine dikkat çeken etkinlik, farklı bölümlerden lisansüstü öğrencilerini bir araya getirdi.
Etkinlikte Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Kemal Coşkun konuşmacı, Motus'tan Halil Onur Altay ise moderatör olarak yer aldı. Altay konuşması sırasında, etkinliğin önceki aylarda yine Motus tarafından gerçekleştirilen "Marksizm Okumaları" etkinliklerinin kültür oturumunun devamı olarak planlanmış olduğunu ifade etti. Coşkun, 19 Mart ile başlayan süreci tarif ederken, ODTÜ'nün sahip olduğu birikimin, direniş alanına kolektif bir pratikle yansıdığını ve önümüzdeki süreçte üniversite bileşenlerinin bu sorumlulukla hareket ederek toplumsal sorunlara çözümler sunmaya devam edeceğini belirtti. Ayrıca, üniversitelerin yalnızca bilgi üretmekle kalmayıp bu bilgiyi toplumla paylaşmasının da büyük bir sorumluluk olduğunu vurguladı. "Kültür, sadece toplumsal bir olgu değil, aynı zamanda toplumda sınıfları doğuran, ekonomi ve siyasi ideolojiler ile doğrudan ilişkili bir meseledir" diyen Coşkun, kültür ve sınıf ilişkisi üzerine yapılan çalışmanın önemine dikkat çekti.
Etkinliğin devamında Mustafa Kemal Coşkun, sınıf mücadelesinin bilimsel boyutlarına dair kapsamlı bilgiler sundu: "Kültür sadece sınıflar arası toplumsal ilişkileri belirleyen bir araç vazifesi görmekle kalmıyor. Kültür, işçi sınıfı ile burjuvayı bir çitle bölercesine hem mekanlar arası ayrımları yeniden üretir hem de bir sınıf kültürü oluşturan bir mekanizma işlevi görmektedir. Bu durum da sınıf ayaklanmaları ve toplumsal çatışma gibi pek çok konuyla direkt bağlantılı." Coşkun, 19 Mart'ta başlayan öğrenci hareketinin de bu noktadan anlaşabileceğini ve işçi sınıfı kültürü ile bezeli bir toplumsal mücadele ortamı yarattığını vurguladı. Bu tip eylemlerin birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade etti İşçi sendikalarının, özellikle kriz anlarında, topluma öncülük etme ve kamusal politikaları yönlendirebilme kapasitesi gibi önemli roller üstlenmesi gerektiğini dile getirdi.
Coşkun, mekansal ayrımlara karşı sınıf kültürünün rolünü vurguladı ve sınıf hareketlerinin kültürel bilinçle daha da iç içe geçmesi gerektiğini ifade etti. Burjuvanın ekonomik bir çıkar ilişkisi bulunmadığı sürece, farklı sınıflarla aynı ortamda bulunmadığını bundan dolayı da bireysellik kültürünün çok fazla olduğunu, öte yandan işçi sınıfının sendikalarda, grevlerde, her gün iş başı yaptıkları fabrikalarda bir araya geldiklerini ve kolektif bir güce sahip olduklarına dikkat çekti. Ortaya koyduğu bu tespit ile, "Tabandan gelişen bu kolektif halk hareketleri, siyasal baskı kurmakta çok daha etkili olabilir" diyerek sınıf kültürünün önemine dikkat çekti. Coşkun ayrıca, akademide sınıf kültürüne yönelik çalışmaların yaygınlık kazanması gerektiğini, aynı zamanda bu bilincin geliştirilmesini sadece akademide değil öğrencilerin düzenlediği etkinliklerle geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Etkinliğin sonunda yapılan soru cevap kısmında, katılımcılar soru ve görüşlerini paylaştı. Bazı katılımcılar, üniversite kampüsünde yapılan direnişlere yönelik daha somut adımlar atılmasını talep ederken, kimi öğrenciler de sınıf ve kültür ilgili daha fazla seminer ve konferansların yapılmasını istediklerini belirtti. Ayrıca öğrenci topluluklarının sınıf kültürü üzerine okuma grupları kurularak üniversitelerde bir beyin fırtınası ortamı teşvik edilmesi gerektiği vurgulandı.
Etkinlik sonrasında Motus Lisansüstü Araştırmalar Grubu tarafından yapılan açıklamada, sınıf, kültür ve direniş ile ilgili bu tarz panellerin atılan ilk adım olduğu ve yıl boyunca farklı temalarla devam edeceği belirtildi. ODTÜ'nün, sınıf kültürünü geliştirme ve bir direniş gücü sağlayan önemli bir kampüs olma yolunda yeni adımlar atılacağı ve öğrencilerin aktif katılımını destekleyeceği de açıklamada vurgulanan noktalar arasında yer aldı. Üniversite yöneticilerinin politikalarının kısıtlamaları ile bu sınıf tabanlı direniş kültürüne engel olunamayacağını, aynı zamanda sadece ODTÜ değil hem Ankara'da hem de Türkiye'nin dört bir yanında bu kültürün güçlenmesinin gerektiği vurgulandı. Etkinlik, hem akademinin hem de toplumun ortak hareket etmesi gerektiğini yeniden hatırlatması bakımından, katılımcılar tarafından umut verici ve ilham verici bir etkinlik olarak değerlendirildi. Bu gibi etkinliklerin artırılması ve daha fazla duyurulması gerektiği gibi, bilim insanlarının aktif olarak öğrencilerle buluştuğu etkinlikler, toplumsal hareketler ve sınıf bilinci konularında önyargıları ve korkuları aşabilmek adına büyük önem taşıyor.
Etkinlik sonunda ayrıca MOTUS Lisansüstü Araştırmalar Grubu'nun öncülüğünde kampüste başlatılan "Marksizm Okumaları Grubu" hakkında bilgi verildi. Etkinlik, toplumsal ve akademik mücadelenin, toplumsal çelişkilerin çözümünde belirleyici bir araç olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
*Motus Lisansüstü Araştırmalar Grubu Üyesi
Evrensel'i Takip Et